
İçindekiler
İş Hukukuna göre bir işveren yanında çalışan işçilerin işlerini yaptıklarını yer işyeridir. İşyeri, işverene ait olup işçi de işini burada yapar. Ancak günlük hayatın olağan işleyişinde, bazen işverenler, yaptıkları işi çeşitli nedenlerden dolayı bırakmak zorunda kalabilmektedir. Böyle bir durumda, işveren işyerini kapatıp işçilerini çıkarabileceği gibi, işyerini bir başka işverene de devredebilir. İşverenin, işyerini başka bir işverene devrederek işveren sıfatının sona ermesine hukukta işyerinin devri denilmektedir.
İşyeri Kavramı
İşyeri, temel itibarıyla işçinin işini yaptığı yerdir. Örneğin bir fabrikada çalışan işçinin işyeri fabrika binasıdır. Bir ofiste çalışan işçinin işyeri, o ofis binasıdır. Burada kilit nokta, işin işleyişiyle ilgili süreçlerin üzerinde yürütülmesi ve işle doğrudan ilgisinin olmasıdır.
Örneğin; mobilya üretimi yapılan bir fabrikada üretime dair işlemler o fabrika binasında yapılır. Burada üretilen mobilyaların müşterilere ulaştırılması aşamasındaki işlemler de o fabrikada veyahut başka bir yerde yapılabilir. Kısaca, bu işle ilgili yapılabilecek her türlü işlemin yapıldığı yerler işyeridir.
İşyeri kavramında, bu yapıların aynı yönetimsel organizasyonun içerisinde olması gerekir. Bir yerin, işyeri olarak kabul edilebilmesi için o işverene ait organizasyon yapısına bağlı olması gerekir. Örneğin A’nın işveren olduğu bir mobilya üretim fabrika binasının A’ya ait bir işyeri olarak kabul edilmesi için bu binanın içinde yapılan işin A tarafından gerçekleştirilen iş olması gerekir. Başka bir kişiye ait işin burada yürütülmesi halinde burası A’nın işyeri olamaz. O işyeri başka kişiye ait işyeri olur.
İşyeri kavramıyla ilgili üzerinde durulması gereken bir diğer kavram ise, işyerinin sadece işin yapıldığı alanla sınırlı olmadığıdır. İşin verimli bir şekilde yürütülebilmesi için gerekli olan diğer alanlar da işyeri kavramına dahildir. Örneğin bir binanın inşa edilmesi gibi uzun süreli bir iş söz konusu ise, bu durumda bazen o bina inşaatında görevli işçilerin şantiye alanında prefabrik yapılarda yaşaması söz konusu olabilmektedir. Benzer şekilde, işçilerin yemek yediği, diğer kişisel ihtiyaçlarını giderdikleri diğer alanlar da işyerine dahildir. İşyerinin kapsamının belirlenmesi, özellikle iş kazaları açısından önemlidir. Zira iş kazasının tespitinde kazanın nerede gerçekleştiği önem arz etmektedir. Kaza, işyeri olarak kabul edilen bir yerde meydana gelmişse iş kazası değerlendirmesi yapılabilecektir.
İşyerinin Devri
Kanunen işyerinin devri mümkündür. Devre ilişkin, geçerli, hukuka uygun bir sözleşmenin varlığı halinde, işyeri eski işverenden yeni işverene geçer. Eski işveren, devreden işveren; yeni işveren ise devralan işveren adını alır.
İşyerinin devri 4857 sayılı İş Kanunu’nun altıncı maddesinde yer almaktadır. Kanun’un ilgili hükmüne göre, devir ile birlikte o sırada işyerinde çalışmakta olan işçilerin iş sözleşmeleri, bu işçilere ait her türlü hak ve borç tamamen devralan işverene geçer. Yani devralan işveren fiilen ve resmen işveren konumuna geçer, devreden işverenin işveren sıfatı ortadan kalkar.
İşyerinin Devri Nedeniyle Fesih Hakkı
Yalnızca işyerinin devri taraflara fesih hakkı vermez. Bu nedene dayanan fesihler geçersizdir. Ancak İş Kanunu’na göre tarafların sahip olduğu fesih sebepleri saklıdır. Taraflar, duruma göre haklı nedenle veya geçerli nedenle fesih haklarını kullanabilirler.
Haksız fesih nedeniyle karşı tarafın fesheden taraftan tazminat isteme hakkı saklıdır.
Devreden ve Devralan İşverenlerin Sorumlulukları
Devralan İşverenin Sorumluluğu
Kural olarak, devirle birlikte o sırada işyerinde çalışmakta olan işçilerin iş sözleşmeleri, bu işçilere ait her türlü hak ve borç tamamen devralan işverene geçer. Bu nedenle devirden sonra gerçekleşecek her türlü işlem de devralan işverenin sorumluluğuna girer. Örneğin, devirden sonra bir işçi işten ayrılır ve işçilik alacakları talepli veya geçirdiği iş kazası nedeniyle dava açar ve davayı kazanırsa, hak ettiği alacak kalemlerinin tümünü ödemekten devralan işveren sorumlu olur.
Ancak işverenin, borçlarından kurtulmak maksadıyla işyerini devretme ihtimalinin önüne geçmek için Kanun burada devreden işverene de sorumluluk yüklemiştir. İlgili hükme göre, devreden işverenin sorumluluğu, devirden itibaren iki yıl süreyle devam eder. Bu nedenle, devirden itibaren iki yıl içerisinde doğan borçlardan devreden ve devralan işverenler birlikte sorumludur.
Devreden İşverenin Sorumluluk Sınırı
Devreden işverenin sorumluluğu, devirden itibaren iki yıl süre boyunca borçların tamamı yönünden mevcuttur. Bu sorumluluğun kısmi olduğu tek konu, kıdem tazminatıdır. Kıdem tazminatı yönünden halen yürürlükte olan 1457 sayılı İş Kanunu’nun 14. maddesi uygulanır. İlgili hükme göre, devreden işverenin sorumluluğu, devir sırasında işçiye vermiş olduğu ücret ve işçinin devir sırasındaki kıdemiyle sınırlıdır. Başka bir deyişle, devreden işveren, işçinin devir tarihinde hak etmiş olduğu kıdem tazminatı miktarıyla sınırlı olarak sorumlu olur.
Bu durumu bir örnekle açıklayalım. A, X’e ait işyerinde 3 yıldır çalışıyor olsun. Kıdem tazminatına esas ücretinin de 5.000 TL olduğunu varsayalım. X, işyerini Y’ye devretmiştir. Y’nin yanında çalıştığı sırada, A’nın kıdem tazminatına esas ücretinin 7.000 TL’ye çıkarıldığını varsayalım. 2 yıl boyunca Y’nin yanında çalışan A’nın iş akdine Y tarafından haksız yere son verilmiştir. Bu durumda A’nın alacağı tazminatı hesaplayalım.
Kıdem tazminatı, kural olarak işçinin en son aldığı ücret üzerinden hesaplanır. Bu ücretin, işçinin hizmet süresiyle çarpılmasıyla kıdem tazminatı hesaplanmış olur. A’nın, işyerinde toplam çalışma süresi 5 yıldır (3 yıl X’in yanında, 2 yıl Y’nin yanında). En son aldığı ücret de 7.000 TL olduğuna göre, A’nın toplamda hak ettiği kıdem tazminatı 35.000 TL’dir.
A’nın toplam kıdem tazminatının tamamından esasen Y sorumludur. X’in sorumluluğu ise hem iki yıllık süreyle hem de A’nın devir tarihindeki hizmet süresi ve aldığı ücretle sınırlıdır. Eğer fesih, devirden sonra iki yıldan uzun bir süre geçince feshedilirse bu durumda X’in sorumluluğu kalmaz.
Yukarıdaki örnekte, X’in kıdem tazminatından sorumluluğu mevcuttur. Ancak bu sorumluluk, A’nın devir tarihindeki ücreti ve hizmet süresi ile sınırlıdır. A, devir tarihinde 5.000 TL ücret aldığına ve 3 yıldır çalışıyor olduğuna göre, X’in sorumlu olduğu miktar 15.000 TL’dir (3 yıl x 5.000 TL). Bu nedenle, kıdem tazminatının tamamını ödemekle sorumlu olan Y, tazminatın tamamını ödese dahi X’e rücu edebileceği rakam, X’in sorumlu olduğu 15.000 TL ile sınırlı olacaktır.
Bu yazı işyerinin devri ile ilgili genel bilgi verme amaçlı olup hukuki tavsiyeler içermemektedir. Bu konuyla ilgili hukuki bir sorununuz olduğunda uzman bir avukattan profesyonel destek almanızı tavsiye ederiz.