Skip to main content
E-Ticaret HukukuTicaret Hukuku

Anonim Şirketlerde Birleşme

Yazar 4 Ağustos 2023Ekim 3rd, 2023No Comments10 dakikalık okuma

Ticaret hayatında bazen birçok şirket bir araya gelerek tek bir isim altında faaliyetlerine devam etmektedir. Bunun ticari açıdan birçok mantıklı sebebinin somut olayın özelliklerine göre olması mümkündür. Özellikle de aynı alanda faaliyet gösteren şirketler, bazen güçlerini birleştirme yoluna gitmektedir. Bu sayede hem müşterilerini tek çatı altında toplar hem de aralarındaki rekabete son verirler. Bu yazımızda da anonim şirketlerde birleşme kavramını inceleyeceğiz. Öncelikle anonim şirkete göz atalım.

Anonim Şirket Nedir?

Belirli bir miktarda ve paylara bölünmüş bir sermayeye sahip olan şirketler anonim şirkettir. Bu şirketlere sermaye getiren pay sahipleri belirli miktarlarda sermaye taahhüt ederler. Örneğin toplam sermayesi 100.000-TL olan bir anonim şirketin 5 ortağı olduğunu ve hepsinin eşit sermaye getirdiğini varsayalım. Bu durumda her ortağın ayrı ayrı 20.000-TL sermayesi olur. Bununla birlikte, şirket sermayesinin 1.000-TL tutarındaki paylara bölünmüş olması da mümkündür. Bu ihtimalin varlığı halinde şirkete ait toplamda 100 pay mevcut olmuş olur. Bu payları ortaklar kendi aralarında istedikleri gibi paylaşabilirler. Mesela beş ortaktan; biri 15, diğeri 25, biri 20, biri 30, diğeri de 10 pay sahibi olsun. Payların eşit olması şart değildir. Bu nedenle ortaklar hisseleri aralarında istedikleri oranda bölüşmekte özgürdür.

Anonim şirketler, borçlarından dolayı yalnızca malvarlığıyla sorumlu olur. Pay sahipleri de sadece taahhüt etmiş oldukları sermaye payları ile ve şirkete karşı sorumludur. 15.000-TL sermaye taahhüdünde bulunan bir ortak, bu sermayesini şirkete özgülemekle yükümlüdür. Bu şirketlerin ortakları, anonim şirketin borcu nedeniyle kendileri ayrıca sorumlu olmazlar. Yalnızca taahhüt ettikleri sermayeyi şirkete getirmek zorundadırlar.

Anonim şirketin pay sahipleri gerçek kişiler (şahıslar) olabileceği gibi farklı tüzel kişiler de olabilir. Mesela bir şirket başka bir şirketin pay sahibi olabilmektedir.

Şirketin sermayesinin belirli bir miktarı geçmesi gerekmektedir. Şu an yürürlükte olan hükümlere göre başlangıç için ortaya konan sermaye en az 50.000-TL olmalıdır. Ancak, sermayenin artırılmasında yönetim kuruluna tanınmış yetki tavanını gösteren kayıtlı sermaye sistemini kabul etmiş bulunan halka açık olmayan anonim şirketlerde başlangıç sermayesi 100.000-TL olmalıdır. Bu miktarı geçen sermaye taahhüdü halinde anonim şirket kurmak mümkündür.

Anonim Şirkette Birleşme

Hukuki bir terim olarak birleşme, birden fazla şirketin malvarlığının herhangi bir tasfiye mevzubahis olmaksızın içlerinden birinin ya da yeni bir şirketin uhdesine geçmesidir. Birleşen şirketlerin ortaklarının payları, yeni şirketlerinde mevcut hisse oranına göre artar ya da azalır. Yeni şirket, önceki şirketlerin halefi olarak işleyişine devam eder.

Türk Ticaret Kanunu’nda birleşme ile ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Buna göre birleşmenin iki yolu mevcuttur: devralma suretiyle birleşme ve yeni şirket kurarak birleşme.

Devralma yoluyla birleşme, bir veya birden fazla şirketin malvarlığını başka bir şirkete tasfiyesiz geçirmesidir. Devreden konumundaki şirket(ler)in sahibi/sahipleri, devralan şirkette ortak (pay sahibi) olur. Devralan şirket, devreden şirket(ler)in halefiyet kuralları uyarınca halefi konumuna gelir. Yeni şirket kurarak birleşmede ise şirketler yeni bir şirket kurarak malvarlıklarını bu şirkete geçirir. Bir nevi devralma yoluyla birleşmede devralan şirket, bu usulde yeni kurulan şirket olmaktadır.

Birleşme Kavramında Temel İlkeler

Anonim şirketlerde birleşme kavramı için geçerli bazı temel ilkeler mevcuttur. Bunlar devralma yoluyla birleşmede devreden konumundaki şirketlerin alacaklılarını korumak için oldukça önemlidir. Bunun dışında devreden şirket ortaklarının pay sahipliği de buradaki bir diğer önemli noktadır. Bu nedenle birleşme kurumunun ilkelerine şöyle bir göz atalım.

Birleşme Yolunda Halefiyet

Birleşme kurumunun belki de en önemli ilkesi halefiyet ilkesidir. Yukarıda da açıkladığımız üzere, birleşme iki şekilde gerçekleşmektedir. Bunlardan ilki devralma, ikinci ise yeni şirket kurmadır. Devralmada, mevcut şirketler içlerinden birinin uhdesine geçerek malvarlıklarını o şirkete geçirirler. Yeni şirket kurmada ise, mevcut şirketler malvarlıklarını yeni kurdukları şirkete geçirir. Böylece birleşme sonucunda ortada her iki ihtimalde de bir şirket kalmış olur.

Birleşme sonucunda kalan bu şirket, kendi çatısı altında birleşen şirketlerin külli halefi haline gelir. Külli halefiyet ilkesine göre, kural olarak devreden şirkete ait malvarlığının aktifi ve pasifiyle birlikte devralana geçmesidir. Aktif malvarlığının içerisine; şirketin sahip olduğu taşınır-taşınmaz bütün mallar, alacaklar gibi kavramlar girer. Pasifin içerisine ise, şirketin borçları girer. Külli halefiyet ilkesi uyarınca, devralan konumundaki şirket kendisiyle birleşen şirketlerin aktif-pasif tüm malvarlığına sahip olur.

Bazı malvarlıklarının yeni malikine intikali için özel işlemler zorunlu olmaktadır. Mesela taşınmazlar için tapuda tescil zorunludur, aksi takdirde yeni malikin hak sahibi olması söz konusu olmaz. Peki aynı durum burada da geçerli midir? Bu sorumuzun cevabı “hayır”dır. Zira külli halefiyet ilkesi uyarınca taşınmazlarda ayrıca tescil zorunluluğu yoktur. Daha doğru bir ifadeyle, kurucu işlem niteliğinde bir tescile ihtiyaç yoktur. Tapuya yine de tescil yapılması gerekir, ancak bu tescil “açıklayıcı” nitelikte olacaktır.

Hukukumuzda kural olarak bir borçlu borcunu başkasına devretmek istediğinde alacaklının rızasını alması gerekir. Ancak şirket borçlarında böyle bir zorunluluk mevcut değildir. Alacaklının rızası olmasa da borcun devri mümkündür. Bu durumda alacaklı, birleşme sonucunda faaliyetlerine devam eden şirketten hak talep etme hakkına sahiptir. Yine alacağın devri noktasında zorunlu olan devir sözleşmeleri burada da zorunlu değildir. Birleşme ile birlikte, tüm bu hususlarda ayrıca bir işleme gerek kalmaksızın devir gerçekleşir.

Birleşme Halinde Pay Sahipliğinin Devamı

Başka bir şirketle devretme ya da yeni şirket kurma yoluyla birleşen şirketlerinin ortaklarının akıbeti ne olacaktır? Aslında halefiyet ilkesinin de sonuçlarından birine ışık tutan bu soruya da cevap arayalım.

Kural olarak devreden şirketlerin ortakları birleşme halinde yeni şirkette de ortak sıfatını korurlar. Ancak burada pay miktarı, oranı gibi konularda anlaşmazlık ortaya çıkması mümkündür. Yeni şirketi kuran eski şirketlerin ortakları, bu şirketteki paylarını ve paylarının değerini de bu şirkete aktarırlar. Bu şirketteki payları ile eski şirketlerindeki paylarının gerçek değerleri arasında bir fark meydana gelebilir. Bu nedenle de birleşme sebebiyle ortakların zarar etmesi mümkündür. Bu zararı engellemek amacıyla birleşme sözleşmesinde değerleme raporu yer almaktadır. Bu rapor, yeni şirketteki payların gerçek değerini ortaya çıkaran bir rapordur. Böylece ortak eski şirketindeki payının yeni şirketindeki güncel karşılığı üzerinden şirkette pay sahibi olur. Böylece birleşmeden kaynaklı muhtemel zararlar da ortadan kalkar.

Birleşme Nedeniyle Tasfiyesiz Dağılma

Şirketlerin birleşme yoluyla başka bir şirkete devri ya da yeni şirkete katılmaları, bu şirketlerin sona ermesi anlamına gelir. Kural olarak sona eren şirketlerin tasfiye sürecine girmesi gerekir. Ancak bu durum birleşme için geçerli değildir. Zira halefiyet ilkesi uyarınca şirketler aktif-pasif tüm malvarlıklarıyla devreden/yeni şirkete geçer. Bu nedenle birleşme yolunda tasfiye söz konusu değildir.

Halihazırda tasfiye halinde olan bir şirketin birleşme hakkı vardır. Ancak bu şirketin devreden şirket konumunda olması ve tasfiye işlemlerinin henüz başlamamış olması gerekir.

Anonim Şirketlerde Birleşme Usulü

Anonim şirketlerde birleşme usulü nasıldır? Genel itibarıyla öncelikle şirket ortaklarının birbirleriyle birleşme konusunu görüştüğüne şahit olmaktayız. Birleşme hususunda mutabık kalan şirketlerin, bu anlaşmalarını yazıya dökmesi gerekir. Birleşme sözleşmesi ile de şirketler resmen birleşmiş olurlar.

Bu sözleşmenin yazılı olması gerekir, yazılılık bir geçerlilik şartıdır. Bu sözleşmede yer alması gereken bazı şartlar vardır, bu şartlar Kanun’da mevcuttur. Pay değişim oranları, denkleştirme miktarı, pay sahiplerinin hakları, ayrılma akçesi gibi şartlar bunlardan bazılarıdır.

Sözleşmenin ardından şirketlerin yönetim kurulları bir rapor düzenler. Bu raporda birleşmenin mali sonuçları yer alır. Bu raporun asıl amacı pay sahiplerini bilgilendirmiş olmaktır. Raporun ardından hak sahiplerinin genel kurul öncesinde raporu inceleme süreci söz konusu olur. Bu sürecin ardından da şirket genel kurulları birleşme hususunda karar verir. Genel kurulun birleşme kararını onaylaması şarttır, aksi takdirde birleşme söz konusu olmaz.

Genel kurul birleşme kararı aldıktan sonra bu kararın tescili gerekir. Tescili yönetim kurulları yapar. Bu tescili, devralan ya da yeni kurulan şirket yapar. Böylece devreden konumundaki diğer şirketler de bu şirketle birleşmiş olur.

Birleşme Halinde Vergilendirme

Anonim şirketler birleşme kararı aldıklarında vergilendirme süreci nasıl ilerleyecektir? Şimdi bu soruya cevap arayalım.

Kurumlar Vergisi Kanunu’nda, mükellef şirketler arasında kül halinde gerçekleşen işlemler devir olarak yer almaktadır. Bu durumda aşağıda belirteceğimiz şartları sağlayan birleşme işlemleri de kanun kapsamında devir olacaktır:

  • Devreden ve devralan şirketlerinin merkezlerinin ya da iş merkezlerinin Türkiye’de olması,
  • Devreden şirket(ler)in devir tarihindeki bilançosunun aynen devralan şirkete aktarılması.

Buradaki devir tarihi, birleşmeye ilişkin kararın tescil tarihidir.

Bu şartlara uygun bir devir işlemi, devreden şirketin devir tarihine kadarki kazançlarından vergi sorumluluğu olacağı sonucunu doğurur. Devirden sonraki kazançlar ise devralan şirkete aittir. Devre ilişkin işlemler KDV’den muaftır.

Anonim şirketlerde birleşme hakkında yazdığımız bu yazı bilgilendirme amaçlı olup hukuki görüş içermemektedir. Herhangi bir sorununuz olduğunda uzman bir avukattan destek almanızı öneririz.

AEY Legal

AEY Legal, faaliyet göstermekte olduğu Fikri Mülkiyet Hukuku, E-Ticaret ve Bilişim Hukuku, Veri Koruma ve Siber Güvenlik Hukuku, Ticaret ve Şirketler Hukuku, Sözleşmeler Hukuku, Freelancer Hukuku, Tüketici Hukuku, Start-up Hukuku, Reklam ve Medya Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk dalında ulusal ve uluslararası düzeydeki uyuşmazlık ve ihtilaflarla ilgili olarak Hukuki Danışmanlık, Uyum Yönetimi & Regülasyon, Dava Takibi & Uyuşmazlık Çözümü hizmetlerini müvekkillerine sunmaktadır.

Mesaj Gönder!
Scan the code