
İçindekiler
Güzel sanat eserleri ve buna ilişkin telif hakları, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda düzenlenmiştir.
Güzel Sanat Eseri Nedir?
Güzel sanat eserleri 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Güzel Sanat Eserleri başlıklı 4. maddesinde açıklanmıştır. Bu kapsamda güzel sanat eserleri, estetik değere sahip olan;
- Yağlı ve suluboya tabloları; her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi,
- Heykeller, kabartmalar ve oymalar,
- Mimarlık eserleri,
- El işleri ve küçük sanat eserleri, minyatürler ve süsleme sanatı ürünleri ile tekstil, moda tasarımları,
- Fotografik eserler ve slaytlar,
- Grafik eserler,
- Karikatür eserleri,
- Her türlü tiplemeler
Olarak açıklanmıştır.
Krokiler, resimler, maketler, tasarımlar ve benzeri eserler de düşünce ve sanat eserleri olacaktır. Bu ve benzeri eserlerin endüstriyel model ve resim olarak kullanılması düşünce ve sanat eseri olma sıfatını etkilemeyecektir.
Güzel sanat eserleri yaratılmaları ve oluşturulmaları kapsamında estetik bir muhtevayı yansıtmaktadır. Bu sebeple resim ve tablolar gibi iki boyutlu olmalarının yanısıra binalar ve heykeller gibi üç boyutlu da olabileceklerdir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca güzel sanat eserlerinin meydana getirilmesinde kullanılan malzemelerin bir önemi olmayacaktır. Ayrıca bu eserler tek parça veya muhtelif parçaların bir araya getirilmesiyle oluşturulabilecektir.
Kanun koyucu bir eserin güzel sanat eseri olması bakımından iki şartın sağlanmasını öngörmüştür. Bunlardan biri hususiyet iken diğeri ise estetik değere sahip olmasıdır. Hususiyet şartı 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun Tanımlar başlıklı 1/B maddesinde eser tanımında açıklanmıştır. İlgili tanım uyarınca eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulüdür. Estetik değere sahip olması ise insan duygularına hitap eden, vücuda getirilen ürünü benzeri ürünlerden farklılaştırarak özgünleştiren ve ilgi çekici kılan sanatsal özelliklerdir.
Kanun koyucu her ne kadar 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda yukarıda da belirtildiği üzere güzel sanat eserlerini saymış olsa da bunlar kanunda sayıldığı gibi sınırlı sayıda değildir. Kanun koyucu burada yalnızca örnek vermiştir. Örneğin sergiler, iç mimari, güzel sanat eserleri, köprü, kule, meydanlar gibi yapılar da güzel sanat eseri korumasından yararlanabilecektir. Bir eserde baskın karakter olarak yer alan tiplemeler de asıl eserden bağımsız olarak her türlü tipleme kapsamında güzel sanat eseri olarak korunabilecektir.
Güzel Sanat Eseri ve Telif Hakkı
5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda eser sahibinin tanımı yapılmıştır. İlgili tanım uyarınca eser sahibi, eseri meydana getiren kişidir. Eser olarak nitelendirilecek bir fikir ve sanat ürünün oluşturulmasıyla eser sahipliği ve buna ilişkin olarak telif hakkı doğrultusunda mali ve manevi haklar doğacaktır.
Eser sahibi, oluşturduğu güzel sanat eserleri için fikir ve sanat eserleri mevzuatından doğacak mali ve manevi hakların öznesi olarak bu haklar üzerinde tasarrufta bulunma yetkisine sahip olacaktır. Eser sahipliğinden doğan hakları buna ilişkin yetkileri olduğu takdirde üçüncü kişiler de kullanabilecektir. Buna 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda da gösterilmiş olan devir ve lisans sözleşmeleri, miras, cebri icra, kamuya mal etme gibi haller örnek gösterilebilecektir.
Güzel sanat eseri de eser niteliğine sahip olduğundan 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 13. maddesinin getirdiği telif hakkı korumasından yararlanabilecektir. İlgili hüküm uyarınca fikir ve sanat eserleri üzerinde sahiplerinin mali ve manevi hakları bu kanun kapsamında korunacak ve bu koruma ile eser sahibine tanınan hak ve yetkiler eserin hem bütününde ve hem de parçalarında geçerli olacaktır.
Eser üzerindeki manevi haklar sırasıyla umuma arz hakkı, eser sahibi olarak tanıtılma hakkı, eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkı, eser sahibinin zilyet ve malike karşı hakları, eserin aslına ulaşma hakkı, eseri tahrip etmeyi önleme hakkı ve sergileme hakkı olarak gösterilmektedir. Mali haklar ise işleme hakkı, çoğaltma hakkı, yayma hakkı, temsil hakkı, umuma iletim hakkı ve sonraki satıştan pay talep etme hakkı olarak açıklanmaktadır. Bu hakların tümü güzel sanat eseri sahibince ya da onun izin verdiği kişilerce kullanılabilecek ve izinsiz kullanımı engelleme yetkisi sağlayacaktır.
Güzel sanat eserlerinin örnek yoluyla sayılmasının aksine manevi ve mali haklar yalnızca kanunda sayılanlardan ibarettir. Eser sahibi sınırlı olarak sayılan manevi ve mali haklardan yararlanacak ve bu çerçevede başkalarının izinsiz kullanımını engelleyebilecektir.
Güzel Sanat Eseri Üzerindeki Manevi Haklar
Güzel sanat eserleri üzerindeki mali haklar yukarıda da belirtildiği üzere şunlardır:
–Umuma arz hakkı, eserin sahibi veya onun onayıyla bir başkası tarafından ülkenin tümünde veya bir bölümünde tanıtılması, ifşa edilmesi, toplumun bilgisine sunulması veya aleniyete kavuşturulmasıdır. Bir eserin umuma arz edilip edilmemesini, yayımlanma zamanını ve tarzını münhasıran eser sahibi belirleyecektir. Umuma arz ile eser ilk kez alenileştirilecektir.
–Eser sahibi olarak tanıtılma hakkı, eserin sahibinin adı ya da kendi isteğiyle oluşturduğu müstear adının eser üzerinde belirtilmesi veya eserin adsız olarak umuma arz edilmesi ya da yayımlanması hakkında münhasır bir yetki vermektedir.
–Eserde değişiklik yapılmasını önleme hakkı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 16. maddesinde açıklanmıştır. İlgili hüküm uyarınca eser sahibinin izni olmadıkça eserde veyahut eser sahibinin adında kısaltmalar, eklemeler ve başka değiştirmeler yapılamayacaktır. Eser sahibinden izinsiz olarak yapılacak ve eserin hususiyetini etkileyecek her türlü değişiklik bu hakkın ihlaline işaret etmektedir. Örnek olarak güzel bir sanat eserinin eski hale getirilemeyecek şekilde kırılması, güzel sanat eseri vasfındaki logodan bazı unsurların çıkarılması veya özgün yapısı bozularak farklı bir şekle dönüştürülmesi örnek gösterilebilecektir.
–Eser sahibinin zilyet ve malike karşı hakları, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca eserin aslına ulaşma hakkı, eseri tahrip etmeyi önleme hakkı ve eseri sergileme hakkı olarak sayılmıştır.
- Eser sahibi, gerekli hallerde, aslın maliki ve zilyedinden koruma şartlarını yerine getirmek kaydıyla bazı güzel sanat eserlerini geçici bir süre yararlanmak adına talep edebilecektir. Bu güzel sanat eserleri yağlı ve suluboya tablolar, her türlü resimler, desenler, pasteller, gravürler, güzel yazılar ve tezhipler, kazıma, oyma, kakma veya benzeri usullerle maden, taş, ağaç veya diğer maddelerle çizilen veya tespit edilen eserler, kaligrafi, serigrafi, heykeller, kabartmalar ve oymalardır.
- Eseri tahrip etmeyi önleme hakkı kapsamında eser sahibi, aslın malikine karşı eserin bozulması veya tahrip edilmesi sonucunu doğurabilecek tasarrufları önleme hakkına sahip olacaktır.
- Eser sahibinin zilyet ve malike karşı haklarının sonuncusu ise eseri sergileme hakkıdır. Eser sahibi, eserin tek ve özgün olması hâlinde, kendisine ait tüm dönemleri kapsayan çalışma ve sergilerde kullanmak amacıyla, koruma şartlarını yerine getirerek iade edilmek üzere eseri isteyebilecektir.
Güzel Sanat Eseri Üzerindeki Mali Haklar
Güzel sanat eseri üzerinde mali haklar yukarıda da belirtildiği üzere şunlardır:
–İşleme hakkı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca kanunda sayılan istisnalar dışında münhasıran eser sahibine ait olacaktır. Ancak işleme hakkını devralan üçüncü kişi asıl eser sahibinin haklarını ihlal etmemek ve vermiş olduğu iznin sınırları dahilinde kalmak şartıyla işleme eser bakımından eser sahipliği haklarına tamamen sahip olacaktır.
–Çoğaltma hakkı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun 22. maddesi uyarınca bir eserin aslını veya kopyalarını, herhangi bir şekil veya yöntemle tamamen veya kısmen doğrudan veya dolaylı, geçici veya sürekli olarak münhasıran eser sahibine ait olacaktır.
–Yayma hakkı kapsamında bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, kiralamak, ödünç vermek, satışa çıkarmak veya diğer yollarla dağıtmak hakkı münhasıran eser sahibine ait olacaktır. Yayma, yalnızca maddi varlığa sahip eserler hakkında söz konusu olabilecektir. Eserin sahibi, eserini ilk kez yaymakla bu münhasır yetkisini de yitirmiş olacaktır. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu ülkesel tükenme ilkesini benimsemiştir. Bu ilke ışığında eser, sahibinin izni ile Türkiye sınırları içinde ilk kez satışa veya dağıtıma konu olduktan sonra, eser sahibinin iznine gerek olmadan Türkiye sınırları içinde tekrar satışı ve dağıtımı gerçekleştirilebilecektir.
–Temsil hakkı kapsamında bir eserden doğrudan doğruya veya işaret, ses ya da resim nakline yarayan aletlerle umumi mahallelerde okumak, çalmak, oynamak ve göstermek gibi temsil suretiyle faydalanma hakkı münhasıran eser sahibine ait olacaktır. Eser sahibi temsil hakkını dilerse başkasına devredebilecektir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu güzel sanat eserlerinin ilmi konferans veya derslerde konuyu aydınlatma için gösterilmesi hakkında temsil hakkı dikkate alınmayacağını açıklamıştır.
–Umuma iletim hakkı kapsamında bir eserin aslını veya çoğaltılmış nüshalarını, radyo-televizyon, uydu ve kablo gibi telli veya telsiz yayın yapan kuruluşlar vasıtasıyla veya dijital iletim de dahil olmak üzere işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan araçlarla yayınlanması suretiyle umuma iletilmesi münhasıran eser sahibine ait olacaktır. Bu hak temsil hakkının özel bir görünümüdür. Burada güzel sanat eseri teknik vasıtalarla kamuya sunulmaktadır.
–Pay ve takip hakkı kapsamında güzel sanat eserleri diğer eserlerin aksine süreklilik arz eden bir maddi getiriye sahip olmamaktadır. Bir tablonun değerinin sürekli yükselerek başkalarına satılması örneğinde güzel sanat eserine ilişkin bu değer artışından yalnızca sonraki malikler yararlanmakta, eser sahibi ya da mirasçıları bundan mahrum kalmaktadır. Güzel sanat eseri; eser sahibi ya da mirasçısı tarafından bir defa satıldıktan sonra koruma süresi için tekrar satışa konu olmuşsa, bu satış açık arttırma, sergi yahut buna benzer bir yerde yapılmışsa ve güncel satış bedeli ile önceki satış bedeli arasında orantısızlık bulunuyorsa her satışta satıcı Cumhurbaşkanının kararıyla belirlenen uygun bir pay ödemekle yükümlü olacaktır.
Pay verme borcu borcun doğumuna kaynaklık eden satıştan itibaren beş yıllık zamanaşımına tabi olacaktır.
Yukarıda hukuki açıdan önem ihtiva eden Güzel Sanat Eserleri ve Telif konusu genel bir çerçeveyle açıklanmıştır. Güzel Sanat Eserleri ve Telif konusu oldukça önemli ve hukuki danışmanlık alınması gereken başlıca konulardan biridir. Daha fazla bilgi ve danışmanlık için hukuk büromuzla iletişime geçebilirsiniz.