Skip to main content
Borçlar Hukukuİş Hukuku

İş Hukuku Kapsamında Rekabet Yasağı

Yazar 17 Ekim 2023No Comments8 dakikalık okuma
İş Hukuku Kapsamında Rekabet Yasağı

4857 sayılı İş Kanunu kapsamında, bir işverenin yanında çalışan işçinin birtakım hak ve yükümlülükleri vardır. İşçinin hakları içerisinde en önemli olanı hiç şüphesiz ücret hakkıdır. İşçi, çalıştığı süreye tekabül eden ücreti işverenden alma hakkına sahiptir. İş hukuku kuralları, genel olarak zayıf konumdaki işçiyi işverene karşı koruma odaklıdır. Bu nedenle işçinin haklarını elde etmesi, işverene nazaran daha kolaydır. Ancak bu husus, işçinin işverene karşı sorumlulukları olduğu gerçeğini de değiştirmez. Bu sorumluluklardan en önemlisi işçinin sadakat borcudur. Sadakat borcu, kısaca işçinin işverenine sadık kalmasını ifade eder. İşçi, çalıştığı süre zarfında işvereninin aleyhine ve zararına hareket etmemelidir. Bu borcun yansımalarından biri de rekabet yasağı olarak karşımıza çıkar.

Rekabet yasağı, işçinin sadakat borcunun işçinin iş sözleşmesi sona erdikten sonra söz konusu olmaktadır. Bu sözleşme, işçinin sadakat borcunun işverenin yanından ayrıldıktan sonra da geçerli olmasını sağlar. Dolayısıyla öncelikle işçinin sadakat borcunu incelemekte fayda vardır. Önce sadakat borcunu, akabinde rekabet yasağı kavramlarını inceleyelim.

İşçinin Sadakat Borcu

Sadakat borcu, ifadesini Borçlar Kanunu’nda bulan bir kavramdır. Kanun’un ilgili hükmüne göre işçi, işini özenle yapmak ve işvereninin haklı menfaatlerini sadakatle korumakla yükümlüdür. Bununla birlikte, ücret karşılığı bir başkası için çalışamaz ve işvereni ile rekabete giremez. Yine, yaptığı iş sırasında işle ilgili öğrendiği bilgileri kendisi için kullanması veya başkalarına açıklaması yasaktır. Bu bilgiler özellikle mesleki sır olarak da kabul edilebilecek bilgilerdir. Örneğin, bir malın üretim sürecine ilişkin bilgiler mesleki sır kapsamına giren bilgilerdir. Zira başkalarının öğrenmesi halinde işin sahibi olan işveren ticari açıdan zarara uğrama tehlikesi yaşar. Bu nedenle yanında çalışan işçilerin, buna ilişkin bilgileri saklaması gerekir. Sadakat borcu, bu tip sır saklama gibi yükümlülükleri de kapsar. Aksine davranışlar, haksız rekabet oluşturabilir.

Rekabet Yasağı

Sadakat borcundan doğan yükümlülükler, genel olarak işçinin işveren yanında çalıştığı süreyle sınırlıdır. Bu nedenle kabaca ifade edecek olursak, işçinin işveren yanından ayrılmasıyla birlikte sadakat borcu sona erer. İşçinin bazı sorumlulukları, işçi işveren yanından ayrıldıktan sonra da devam eder. Bunlardan başka yükümlülükler ise iş sözleşmesinin bitmesiyle sona erer. Bununla birlikte, tarafların anlaşması halinde sona erecek olan yükümlülüklerin sözleşme sona erdikten sonra da devam etmesi kararlaştırılabilir.

Bu yükümlülükler temel olarak işçinin işvereni ile aynı ticari alanda rekabet etmesini engelleyen yükümlülüklerdir. Genel itibarıyla rekabet yasağı aşağıdaki hususları içerir:

  • İşçinin işvereniyle aynı alanda başka bir işletme açması,
  • İşçinin işvereniyle aynı alanda faaliyet gösteren başka bir işverenin yanında çalışmaya başlaması,
  • İşçinin işvereniyle farklı türde bir rekabete girmesi.

Rekabet yasağının söz konusu olduğu hallerde yukarıdaki şartlardan birini ihlal eden işçi, işverenine karşı sorumlu olur.

Rekabet Yasağı Sözleşmesi

İşçinin yukarıda açıkladığımız rekabet yasağından sorumlu olması, işverene karşı bu hususu yazılı olarak üstlenmesi ile söz konusu olur. Bu yazılı metin rekabet yasağı sözleşmesidir. Rekabet yasağı sözleşmesi ile işçi, işverenine karşı yasak kapsamına giren davranışları gerçekleştirmemeyi taahhüt eder. Sözleşmeye aykırı davranış hallerinde ise, işverenin bundan doğan zararını karşılamayı gidermekle yükümlü olur.

Geçerlilik Şartları

Rekabet yasağı sözleşmesinin geçerli olması için birtakım şartların varlığı gerekir. Bu şartlar şöyledir:

  • Sözleşmenin yazılı olması,
  • İşçinin fiil ehliyetine sahip olması,
  • İşçinin sahip olduğu bilgilerin işverene önemli ölçüde zarar verebilecek nitelikte olması.

Özellikle son şart niteliği itibarıyla öznel bir kriter olup somut olay nezdinde değerlendirme yapmak önem arz etmektedir. Örneğin tarım alanında ürün hasadını kolaylaştıran bir makinenin üretimini yapan bir şirket düşünelim. Bu şirketin makine üretim sürecini, sırlarını bilen bir işçinin başka bir şirkete geçtiğini varsayalım. Bu şirkete eski şirketinde öğrendiği bilgileri, sırları aktaran işçi, eski şirketinin sırlarını paylaşmış olur. Haliyle bu durum da eski şirketin zarar görmesine sebep olur. Bu zarar şirket açısından önemli denebilecek bir zarar olarak kabul edilebilir.

Ancak, işçinin eski şirketindeki oturma düzeni, dosyalama sistemi gibi bilgileri eski şirket açısından bir zarar oluşturmaz. Zira bunlar meslek sırrı niteliğine de sahip değildir. Dolayısıyla bu bilgiler rekabet yasağı kapsamına girmez.

Sınırları

Rekabet yasağı sözleşmesi birtakım sınırlamalara tabidir. Bu sınırlamalar, kaynağını Borçlar Kanunu’ndan almaktadır. İşçinin ekonomik geleceğini hakkaniyet kurallarına aykırı olarak zora düşüren sınırlamalar söz konusu olamaz. Ancak burada, yasağa konu hükümlerin yeri, süresi ve türü de önem arz etmektedir. Bununla birlikte, bu sözleşme kural olarak iki yıl için geçerlidir. Özel haller bu durumdan istisnadır.

Bu durumları örneklerle açıklayalım. Yalnızca İstanbul ilinde faaliyet gösteren bir şirketin işçisinin Ankara için yapacağı bir sözleşme geçersizdir. Keza beş yıl için geçerli bir sözleşme yapılamaz. Aksine sözleşme hükümleri geçersiz olup rekabet yasağı şartı oluşturmaz.

Rekabet Yasağı Sözleşmesine Aykırılık

Hukuken geçerli bir rekabet yasağı sözleşmesine aykırı davranan işçi, bu nedenle işverenin uğradığı zararları gidermekle yükümlü olur. İşverenin uğradığı her türlü zarar bu kapsama girmektedir. Mesela işverenin uğradığı gelir kaybı işçinin sorumluluğundadır.

Sözleşmeyle taraflar cezai şart hükmü koymuş olabilirler. Cezai şart, sözleşmeye aykırılık halinde aykırı davranan kişinin diğer tarafa kararlaştırılan miktarı ödeme yükümlülüğüne girmesini ifade eder. Dolayısıyla sözleşmede cezai şart varsa, işçi cezai şartı ödemekle yükümlü olur. Cezai şarta konu davranışları gerçekleştiren işçi, cezai şartı ödeyerek rekabet yasağından kurtulur. Ancak işverenin, cezai şartı aşan zararı var ise işçi bunu da ödemek zorundadır.

Rekabet Yasağı Sözleşmesinin Sona Ermesi

Rekabet yasağı sözleşmesi iki şekilde sona erebilir. Bu hallerden ilki ve en önemlisi, işveren açısından sözleşmenin sürdürülmesinde gerçek bir yararının bulunmaması halidir. Gerçekten, işveren açısından sözleşmenin devam etmesinin herhangi bir yararı yok ise sözleşme sona erecektir. Örneğin yeni model bir makine üretimine geçen şirketin, eski makinelerini üretmeme konusunda işçisiyle yaptığı sözleşmenin devamında yarar yoktur. Bu nedenle buna ilişkin rekabet yasağı sözleşmesinin devam etmesi de gereksizdir.

Yine işveren, herhangi bir haklı neden olmaksızın sözleşmeyi feshederse sözleşme sona erer. Aynı şekilde işçi, işverenden kaynaklı bir sebeple sözleşmeyi feshederse sözleşme sona erecektir. Bu halde işverenin yapacağı feshin haksız, işçinin yapacağı feshin haklı olması gerekmektedir. Bu durumda da rekabet yasağı sözleşmesi sona erer.

İşçinin rekabet yasağına ilişkin bu yazımız bilgilendirme amaçlıdır. Hukuki görüş ya da tavsiye içermez. Herhangi bir sorununuz olduğunda uzman bir avukattan destek almanızı öneririz.

AEY Legal

AEY Legal, faaliyet göstermekte olduğu Fikri Mülkiyet Hukuku, E-Ticaret ve Bilişim Hukuku, Veri Koruma ve Siber Güvenlik Hukuku, Ticaret ve Şirketler Hukuku, Sözleşmeler Hukuku, Freelancer Hukuku, Tüketici Hukuku, Start-up Hukuku, Reklam ve Medya Hukuku başta olmak üzere birçok hukuk dalında ulusal ve uluslararası düzeydeki uyuşmazlık ve ihtilaflarla ilgili olarak Hukuki Danışmanlık, Uyum Yönetimi & Regülasyon, Dava Takibi & Uyuşmazlık Çözümü hizmetlerini müvekkillerine sunmaktadır.

Mesaj Gönder!
Scan the code