
İçindekiler
Bugün bu yazımızda marka hakkının tükenmesi konusu üzerinde durmak ve marka hakkının tükenmesinin şartlarını, paralel ithalat ile ilişkisini ve bunlarla ilgili Yargıtay kararlarını inceleyeceğiz.
Marka hakkının tükenmesi kurumu, Fikri ve Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında marka sahiplerinin haklarını, serbest ticaret bakımından engel teşkil edecek şekilde kullanmalarını engellemeyi amaçlamaktadır. Uluslararası anlaşmalarda da sık sık ele alınan bir konudur. Bu yüzden marka hakkının tükenmesi hususunda birçok makale ve anlaşma bulunmaktadır.
Şimdi bütün bunların ışığında marka hakkının tükenmesi konusunu daha detaylı bir şekilde inceleyelim.
Marka Hakkının Tükenmesi Nedir?
Marka hakkı, sahibine mutlak tasarruf yetkisi sağlar. Yani marka hakkı sahibi marka üzerinde dilediği gibi işlem yapabilir, ürünlerini dilediği gibi pazara sunabilir ancak bu hakkın sahibine sınırsız bir yetki alanı oluşturması da serbest ticareti önemli ölçüde sekteye uğratabilmektedir. Bu tip sorunların ortaya çıkmaması ya da ortadan kalkması için kanun koyucu bazı koruyucu ve önleyici yöntemler geliştirmiştir. Marka hakkının tükenmesi de bu yöntemlerden biridir.
Marka hakkının tükenmesi kavramıyla anlatılmak istenen malın ilk satışından sonra marka sahibinin mal üzerindeki hakkını yitirmesidir. Hak sahibi, mal üzerindeki tüm haklarını tamamen yitirmemekte, yalnızca tükenen hak bir malı piyasaya sürdükten sonra artık o mal üzerinde ikinci, üçüncü el satışlara, malın el değiştirmesine müdahale edememesi ile sınırlı kalmaktadır. Bizzat ya da izin vermek suretiyle yapılan ilk satış, marka sahibinin artık malın üzerindeki marka hakkının tükenmesine yol açmaktadır. Bu yüzden marka hakkının tükenmesi, yalnızca ürünler üzerine söz konusu olmaktadır. Hizmet malları üzerinde marka hakkının tükenmesi mümkün olmayacaktır. Zira yine marka hakkının tükenmesi için marka hakkı sahibinin o ürünü tedavüle isteyerek çıkarması gerekmektedir. Aksi takdirde bilinçdışı malın tedavüle çıkması marka hakkının tükenmesi sonucunu doğurmayacaktır.
Marka hakkının tükenmesi kurumu ile asıl amaçlanan, serbest piyasa ile marka hakkı sahibinin mülkiyet hakkı arasında denge kurulmasıdır. Çünkü bu düzen kurulmadığı takdirde piyasa, bağımsız tacirler yerine markalı malların tekellerine hizmet ederdi. Bu da hem tüketiciyi hem de devleti hem de rekabeti yıpratan bir olgu olarak karşımıza çıkardı.
Marka hakkının tükenmesi ile ilgili farklı devletler farklı tükenme yöntemlerini tercih etmişlerdir. Kabaca bu yöntemlere değinmekte fayda olduğu kanaatindeyiz.
Ülkesel Tükenme
Paralel ithalatı engellemek amacıyla geliştirilmiş bir yöntemdir. Dış ticareti baz alarak geliştirilmiş bir korumadır. Bu koruma ile dış ticaret yapılan ülkede, o ürünün ilk defa piyasaya sürüleceği kabul edildiğinden ülkeler arası ithalat işlemleri ilk satış olarak değerlendirilmemekte ve bu sayede de marka hakkının tükenmesi önlenmeye çalışılmaktadır. Aksi durumda paralel ihracat gerçekleşebilmektedir. Aşağıda paralel ihracatın ne olduğu detaylı bir şekilde inceleneceğinden burada üstünde durmuyoruz.
Bölgesel Tükenme
Bölgesel tükenme yöntemini ülkesel tükenme yönteminden ayıran tek özellik, bölgesel tükenme yönteminde birden çok devlet bir araya getirilerek bir bölge oluşturduğu kabul edilir ve bu bölge içerisindeki ülkelerde paralel ithalat engellenmeye çalışılır ancak ülkesel tükenme yönteminde tek ülkede bu durum söz konusu olmaktadır.
En tipik örneği Avrupa Birliği’dir.
Uluslararası Tükenme
Bu yöntemde ise marka hakkının tükenmesi için hiçbir ayrıcalık kabul edilmemiş, küresel ticarette bütün marka haklarının tükenebileceği kabul edilmiştir. Bu malların tedavüle marka hakkı sahibinin talebi doğrusunda çıkması tükenme için yeterli bir olgudur. Daha kolay bir şekilde malların dolaşımına zemin hazırlayan bir yöntemdir.
Bu yöntemi benimseyen ülkelere Almanya, Hollanda, İsviçre örnek verilebilir.
Marka Hakkının Tükenmesinin Şartları Nelerdir?
Marka hakkının tükenmesi için üç önemli şart birlikte gerçekleşmelidir. Bunlar:
- Marka tescilli olmalı,
- Mallar Türkiye’de piyasaya sunulmuş olmalı,
- Bu sunumun marka sahibi tarafından veya onun rızası ile üçüncü bir kişi tarafından gerçekleştirilmesidir.
Bu üç şart gerçekleşmediği sürece marka hakkının tükenmesi söz konusu olmayacaktır.
Tekrar etmekte fayda vardır ki marka hakkının tükenmesi hizmet malları için mümkün olmamaktadır. Çünkü hizmet malları, bir kere sunulduktan sonra tükenmektedir. Tedavül edilememektedir. Bu nedenle bu malları konunun dışında bırakmaktayız.
Genel anlamda bu üç maddeden çıkarmamız gereken, bir malın tükenebilmesi için öncelikle tescilli bir marka adına dolaşması gerektiğidir ve bu dolaşımın yine Türkiye’de yapılıyor olması gerekmektedir. Dolaşımın marka sahibi tarafından ya da onun izni ile tedavüle çıkarılmadığı hiçbir durumda da yine marka hakkının tükenmesi söz konusu olmayacaktır.
Marka Hakkının Tükenmesi ve Paralel İthalat İlişkisi
Marka hakkının tükenmesi yukarıda da açıklandığı üzere hak sahibinin, ilk kez malını satışa çıkarmasından sonra mal üzerindeki marka hakkını yitirmesi anlamına gelmektedir. Bu sayede rekabet ortamı korunmuş olup tekelleşmenin önüne geçilmeye çalışılmaktadır.
Paralel ithalat ise marka hakkı sahibinin rızası olmadan ithal ve ihraç edilmek suretiyle orijinal malların yurt dışında dolaştırılması ile yapılan parazit bir rekabet türüdür. Paralel ithal edenin amacı, marka hakkı sahibinin önceden ithalini yaptığı mallarına nazaran aldığı malları daha düşük fiyata satarak hak sahibi ile rekabet etmektir.
Paralel ithalata maruz kalındığında marka hakkı sahibinin, marka üzerindeki hakları tükenmez. Çünkü marka hakkı sahibinin rıza ya da izni ile gerçekleşmeyen bir tedavül söz konusudur ve bu da marka hakkı sahibine çeşitli hak kayıpları yaşatacaktır. Bunun için hak sahipleri elbette koruma yollarına başvurmak isteyecektir.
Marka Hakkının Tükenmesi ile İlgili Yargıtay Kararları
Bütün bu harmanlanmış bilgileri daha iyi pekiştirebilmek açısından bazı yargıtay kararlarıyla konuyu desteklemek gerektiğini düşünüyoruz.
Yargıtay 11.Hukuk Dairesi E. 1999/2086 K. 1999/4505 T. 26.5.1999 kararı ile tek satıcılık sözleşmesinin paralel ithalata engel olamayacağı belirtilmiştir:
“Bu ilkeye göre tescilli markayı taşıyan malların marka sahibi tarafından veya onun izni ile münhasır lisans sahibi tarafından markanın tescilli bulunduğu ülkede ve Türkiye’de piyasaya sunulmasından sonra marka hakkı sahibi ürettiği markalı malları kendi menşe ülkesinden başka bir ülkeye ihraç eder veya markalı malları menşe ülkeden başka bir ülkede üretirse, bunların 3. kişiler tarafından usulüne uygun şekilde o ülkeden Türkiye’ye ithaline, engel olamaz. Aynı ilke yabancı markayı taşıyan malların Türkiye’de münhasır lisans sahibi durumunda ve marka sahibinin izni ile bu markayı adına tescil ettirmiş bulunan kişi bakımından da geçerlidir.”
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2016/6041 E. ,2018/341 K. 16/01/2018 tarihli kararında, ikinci el ürün ticareti yapan bir mağazanın sattığı bir ürünü üreten şirketin logosunu kullandığı ve haksız rekabete sebebiyet verdiği gerekçesiyle açılan davada Yargıtay marka hakkının tükenmesi sebebiyle davanın reddine karar vermiştir.
Marka hakkının tükenmesi konusunda Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26 Mayıs 1999, E. 1999/2086, K. 1999/4505, 11 H.D. 09 Kasım 2000, E. 2000/7381, K. 2000/8746 ve 11 HD 14 Haziran 1999, E.1999/3243, K. 1999/5170 sayılı kararlarının da incelenmesinde fayda vardır.
Marka Avukatı Kimdir?
Marka Hukuku yeni ve dinamik bir alan olduğundan hızlı gelişen ve değişen bir yapıya sahiptir. Bundan dolayı her ne kadar çeşitli kaynaklardan bilgi alınabilse de bunlar yeterli olmayacak ve somut olayın özelliklerine göre gidişatın belirlenmesi gerektiğinden mutlaka yetkin bir avukattan danışmanlık ve avukatlık hizmeti alınması gerekmektedir. Alanında uzman marka avukatlarımızdan size özel avukatlık ve danışmanlık hizmeti almak isterseniz büromuzla iletişime geçebilirsiniz.